news-details

Ameliyatsız mide küçültme vücuda sağlık ve form veriyor

Şişli Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Yaşar Çolak, endoskopik mide küçültme işlemi hakkında bilgi verdi.

Obezite sadece dış görünüş kaygısı ve estetik bir problem değildir, birçok kronik sağlık sorununu beraberinde getirmektedir diyen Prof. Dr. Yaşar Çolak, "Yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği karaciğer yağlanması, bel fıtığı, diz ve eklem şikayetleri, kalp damar hastalıkları, kalp krizi ve birçok kanserle de yakından ilişkilidir. Obezite özellikle kadınlarda; meme, rahim ve yumurtalık kanserleri, erkeklerde; mide ve kolon kanseri gibi kanserleri gibi aslında en sık görülen kanserleri tetiklemektedir. Ayrıca karaciğer, pankreas ve böbrek kanseri sıklığında da ciddi artışlara neden olmaktadır. Obez kişiler normal kilodaki insanlara göre hem kalp damar hastalıkları hem de kanserler nedeni ile daha erken yaşlarda hayatlarını kaybedebilmektedir" dedi. 

Endoskopik mide küçültme yöntemini anlatan Prof. Dr. Yaşar Çolak, herhangi bir kesi yapılmadan, endoskopi işlemindeki gibi ağız boşluğundan mideye ulaşılıp, midenin içinden dikişler atılarak midenin küçültüldüğü bir işlem olduğunu söyledi. Prof. Dr. Yaşar Çolak, "Karından herhangi bir kesi yapılmamakta ve midenin herhangi bir kısmı kesilip çıkartılmamaktadır. Bu da işlemin hem risklerini minimuma indirmekte hem de çok hızlı bir iyileşme dönemi avantajlarını sunmaktadır. Endoskopik mide küçültme işlemi için 2 kriter bulunmaktadır. Bunlardan biri Vücut Kitle İndeksi’nin (VKİ) 30’un üzerinde olması, diğeri de kişinin doğal yolları denemiş ve kilo verememiş olmasıdır. Öncelikle kişi obezite hastası olarak tanımlanmış olmalıdır. Boya göre kilonun oranını gösteren VKİ, 30’un üstünde olmalıdır. Bu oranın normal değeri 25’in altıdır. VKİ’nin 25-30 olduğu grup; kilolu, 30’un üstü olduğu grup ise obez olarak adlandırılmakta. İkinci kriter ise kişinin en az 6 ay boyunca diyet yapması, fiziksel aktiviteyi artırması ve spor yapmasına rağmen yeterli kilo verememesi ya da kilo verip, kilolarını tekrar alması yani doğal yöntemlerle kilo kaybı sağlayamaması." şeklinde konuştu.

Obez kişilerde mide hacminin 1500-2500 mililitre kadar endoskopik mide küçülteme operasyonuyla ise bu hacimin 300 mililitreye kadar indirilebilmekte olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yaşar Çolak, "Operasyondan 1 hafta kadar önce bir kontrol endoskopisi yapılması gerekmektedir. Buradaki amaç, midenin içine atılacak dikişlere engel teşkil edecek gastrit, ülser ve tümör gibi hastalıkların varlığını belirleyebilmek ve işlemden önce tedavi etmekte. Yine işlemden 1 hafta kadar önce mide koruyucu ilaç kullanılması öneriliyor. Operasyon günü ise hasta aç gelmelidir. Endoskopik mide küçültme işlemi sonrasında hasta 1 gece hastanede kalır, ertesi gün ise taburcu olur. Operasyon sonrasında hasta 2 gün içinde normal yaşantısına geri dönebilmektedir." diye konuştu. 

Endoskopik mide küçültme işlemi genel anestezi altında yapılmakta oldupğunu belirten Prof. Dr. Yaşar Çolak, uygulamanın yaklaşık 1,5 saat sürmekte olduğunu belirtti. Prof. Dr. Yaşar Çolak,  şöyle devam etti:

"Özel donanımlı, ucunda dikiş seti olan endoskopik bir cihazla ağız boşluğundan midenin içine girilip midenin içinden tam kat dikişler atılarak midenin hacmi küçültülmektedir. Endoskopik mide küçültme işlemi, obezite cerrahisinde karşılaşılabilecek risklerin minimuma indirmesiyle avantaj sağlamaktadır. Endoskopik mide küçültme işleminde midenin herhangi bir kısmı çıkarılmaz, mide kendi içine dikilerek küçültülmektedir. Dikilen alanlar ise büzüşük bir halde kalmaya devam etmektedir. Midenin herhangi bir kısmının çıkarılmamış olması başka bir avantaj daha sağlamaktadır. O da obezite ameliyatları sonrasında görülebilen vitamin ve demir eksikliklerinin yaşanmamasıdır. Endoskopik mide küçültme işleminden sonra hasta vitamin ya da demir takviyesi kullanmak durumunda kalmamaktadır. İyileşme süresinin daha hızlı olması diğer bir avantajıdır."

Konusunda uzman hekimler tarafında yapılması gereken endoskopik mide küçültme işlemi ehil ellerde oldukça güvenli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yaşar Çolak, yapılan çalışmalarda ciddi bir yan etkisinin olmadığı Amerikan Sağlık Dairesi (FDA) tarafından da onaylanmış bir işlem olduğunu ifade etti. 

Hibya Haber Ajansı